Adil is younger than you Adil sizden daha gençtir, are. Adil is yanger dhen yu ar I am the strongest of Hepinizden en kuvvetliyim you all. ay em dhi strongest of yu ol I am as wise as you are. Sizin kadar zekiyim, ay em ez uayz ez yu ar We are not so rich as İzzet kadar zengin değiliz. İzzet. ui ar not so riç ez İzzet You are less industrious Benden daha az çalışkansı- than I am. nız. yu ar less indas’trius dhen ay em DİKKAT: — Gördüğünüz gibi olumlu cümlelerde eşitlik durumu as … as (… kadar) yardımıyle anlatılır I am as rich as you are (Sizin kadar zenginim). Olumsuz cümlelerde birinci as yerine so gelir: I am not so rich as you are (Sizin kadar zengin değilim). as (ez) gibi; kadar care (ker) dikkat, özen, arrested (ares’tıd) tutuklan- careful (ker’ful) dikkatli, mış. delicate (deli’ket) nazik, narin. |
difficult (difi’költ) zor. | precious (pri’şöz) değerli. |
health (heldh) sıhhat. | silver (sıl’vör) gümüş. |
heavy (hevi) ağır. | simple (sim’pıl) sade, saf. |
industrious (indas’tri’us) | solid (so’lid) sağlam. |
çalışkan. | than (dhen)… den,… dan. |
iron (ay’rön) demir. | think (dhink) düşünmek. |
lazy (lezi) tembel. | thread (dhred) iplik. |
liquid (li’kuid) mayi. | violent (vayo’lınt) şiddetli. |
loss (los) kayıp, ziyan. | which (uiç) hangi, hangisi. |
necessary (nise’seri) gerekli. | wood (ğud) tahta, ağaç. |
oil (oil) yağ. |
Girls are more delicate than boys. | Kızlar oğlanlardan daha naziktir. |
Father is older than mother. | Baba, anneden daha yaşlıdır. |
Riza is more violent than İzzet. | Riza, İzzetten şiddetlidir. |
Bob is as tall as yous are. | Bob, sizin kadar boyludur. |
Iron is more solid than wood. | Demir tahtadan daha sağlamdır. |
Hayri is as young as I am | Hayri benim kadar gençtir. |
Which is heavier? Oil or water? | Hangisi daha ağır? Yağ mı, su mu? |
Gold is more precious than silver. | Altın gümüşten daha değerlidir. |
Paper is not so solid as thread. | Kâğıt sicim kadar sağlam değildir. |
Money is not so necessary as health. | Para sağlık kadar lüzumlu değildir. |
Silver is not so heavy as iron. | Gümüş demir kadar ağır değildir. |
IDIOMS |
What happened to you? uot hap’önd tu yu | Size ne oldu? |
He is at a loss. hi is et e loss | Zor durumdadır. |
Many and many a time. me’ni end me’ni e taym | Bir çok kez. |
Have him out. hev him aut. | Onu dışarıya at. |
Have him arrested. hev him ares’ted | Onu tevkif et. |
EGZERSİZ 26 — Aşağıdaki cümleleri tamamlayınız. I am more careful… you are. — You are not so strong … I am. — Selma is less pretty … I am. — Tom is as rich … you are. — Oil is less heavy … water — Health is … precious than money. — I am as delicate … you are. — It is not so simple… you think. — You are as wise … I am, indeed. —• But you are … so delicate as I am. EGZERSİZ 27 — Aşağıdaki sıfatların altını çiziniz. A violent poison. — An industrious person. — A natural death. — A strong man without fear or a strong man with no fear. — A dirty place without light or a dirty place with no light. — A boy without care or a girl with no care. — A heavy liquid. —- A solid metal. — Health is the most precious thing. — You are very kind, indeed! |
BELLEYİNİZ
Days of the week — İngilizce Haftanın günleri | ||
Sunday | san’dey | Pazar |
Monday | man’dey | Pazartesi |
Tuesday | tyus’dey | Sah |
Wednesday | uenz’dey | Çarşamba |
Thursday | dhörs’dey | Perşembe |
Friday | fray’dey | Cuma |
Saturday | satir’dey | Cumartesi |
Today | tu’dey | Bugün |
Yesterday | yestir’dey | Dün |
Tomorrow | tu’mor’o | Yarın |
Holidays — Tatiller | ||
Holliday | holi’dey | Tatil günü |
Birthday | bördh’dey | Doğum günü |
Anniversary | ani’vör’seri | Yıldönümü |
New Year’s day | nyu yirs dey | Yılbaşı |
Festive day | festiv dey | Bayram |
Greetings — Selâmlaşma | ||
Good morning | gud mor’nin | İyi günler |
Good day | gud dey | Günaydın |
Good evening | gud iv’nin | İyi akşamlar |
Good night | gud nayt | İyi geceler |
Good – bye | gud – bay | Allaha |
ısmarladık | ||
Meals — Yemek | ||
Breakfast | brek’fast | Kahvaltı |
Lunch | lönç | Öğle yemeği |
5 o’clock tea | fayv o’klok ti | İkindi çayı |
Supper, dinner | sapır, dinir | Akşam yemeği |
BELLEYİNİZ |
The Months — İngilizce Aylar |
January | can’uari | Ocak |
February | feb’ruari | Şubat |
March | marc | Mart |
April | ep’ril | Nisan |
May | mey | Mayıs |
June | cun | Haziran |
July | cu’lay | Temmuz |
August | o’gust | Ağustos |
Spetember | sip’tembör | Eylül |
October | ok’tobör | Ekim |
November | nov’embör | Kasım |
December | dis’embör | Aralık |
The Seasons — İngilizce Mevsimler |
Spring | spring | Bahar |
Summer | sam’er | Yaz |
Autumn | o’tum | Sonbahar |
Winter | uin’ter | Kış |
The Cardinal Points — Dört yön (İngilizce Yönler) |
North | nordh | Kuzey |
South | saudh | Güney |
East | ist | Doğu |
West | uest | Batı |
Natural Phenomena — Tabiat olayları
Sunrise | san’rayz | Güneşin doğması |
Sunset | sar.’set | Güneşin batması |
Moonlight | mun’layt | Mehtap |
Rainbow | rer.’bo | Gök kuşağı |
Lightning | layt’ninn | Şimşek |
Thunderbolt | dhan’dörbolt | Gök gürlemesi |
https://blog.ingilizceceviri.org/16-th-lesson-16-nci-ingilizce-ders