VOCABULARY | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
PHRASES : | ||||||||||||
|
A LETTER
(Helen, Dorothy’ye yazdığı mektubu yeniden okuyor.)
Dear Mrs Young.
You see! I didn’t forget to write to you. We are having a splendid time in Edinburgh. The weather seems to be kind. John wants to walk up to the top of “Arthur’s Seat” this afternoon. (That’s a hill near here.)
But I refuse to go with him. Perhaps I am lazy. I don’t really like walking. He says I ought tdhave more exercise.
We went to a fine concert on Monday. The hall was very full, but John managed to get tickets. Our old friend George MacDougall plays in the orchestra. After the concert we went round to the back and asked to see him. We wanted to tell him how much we enjo yed the music. He was very glad to see us, and we all went and had supper together. He seems to like playing in that orchestra. They often play on the radio, 60 we can hear them again in London.
Well, I must stop now. I promised to go with Elsa and help her to buy a tweed skirt. We all look forward to seing you again. We hope to catch the eleven o’clock train on Saturday, and we ought to be in London before seven. Please remember to give our best wishes to Dr Young and Patrick.
Yours Sincerely,
Helen Benedict
NOTES
STRESS
1 -: ‘concert, ‘exercise. ‘Edinburah.
GRAMMAR
– Mastar kökü ve -ing biçimi :
Mastar’ln önünde hep to olduğu için böylesine komple mastar denir, yalnız kök ise to’suz mastar diye anılır. Daha önce continuous kipte kullanacağımız biçimi nasıl hazırlayıp ;ing takacağımızı görmüştük. Fakat fiilin bu İng”li biçimi başka bir şeyle eş olur, o da isim-fiil’dir. İngilizce’de buna gerund denir.
Bu durumda, to walk = yürümek, walking ise yürüyüş olur. İki fiil birbirine pek yakın kullanılacaksa, ya birini ya diğerini bu biçime getirmek sık rastlanan bir şeydir. Bu durumda, herhalde karşımıza çıkan fiilleri iyi öğrenmenin önemi anlaşılmıştır diye umuyoruz.
– Aşağıdakiler komple mastardır: | |
ASK. He asked to come in. | İçeri girmek için izin istedi. |
FORGET. He forgot to ask them. | Onlara sormayı unuttu. |
HOPE. 1 hope to see him again. LEARN. She’s learning to drive. | Onu tekrar görmeyi umuyorum. |
Araba kullanmayı öğreniyor. | |
MANAGE. 1 managed to open the door. | Kapıyı açmayı başardım. |
PROMISE. She promised to wait. | Bekleyeceğine söz verdi. |
REFUSE. She refused to see them. | Onları görmeyi reddetti. |
REMEMBER . Remember to post it | Postalamayı unutma (hatırla). |
SEEM. You seem to enjoy that book. | 0 kitaptan hoşlanıyor gibi görünüyorsun. |
TRY. We tried to get in. | Binmeye çalıştık. |
WANT Do you want to come along ? | Sen de gelmek ister misin ? |
Başka yapılara veya kullanımlara da göz atalım : | ||||||
|
İşaret edilmesi gereken bir nokta da, mastarı olumsuz yapmak için, önünde to olsun veya olmasın, en başına not konulacağıdır: To be or not to be. Olmak veya olmamak. Bununla birlikte, mastar olumsuzuyla fiil olumsuzu arasında bir fark vardır. Aşağıdaki örnekler bu farkı hissettirmektedir: | ||||||||
|
– To ‘suz mastardan önce gelen modaller ve yardımcı fiiller: She doesn’t understand, ГП write, he must stop, they needn’t wait, you can go. Bir de had better kalıbına rastlamıştık. İşte onun da olumsuzu : | ||||
|
Dikkat! Had better bir modaldir. Yani bir gerçeği değil, aslında var olmayan bir durumu ilgilendirmektedir.Bu yalnız bu kipte kullanılır. Asla bunu şimdiki zamana, aelecek zamana çekmeye kalkışmayın. Bir başka moda! de ought’dur. Öznenin yapması gereken işle ilgilidir. Bu kelime yalnız bu formda bulunur, komple mastar sayılır: | ||||||
|
Bu durumda, ought ile must arasındaki farkı anlamışsınızdır: Must şartsız bir mecburiyete işaret eder, ought ise öyle yapılmasının daha iyi olacağım taeiıtir
– İsim-fiillere (gerund) bazı yapıdaki fiillerden sonra rastlanır ( o fiillerde to olsun ya da olmasın): | ||||||||
|
Doğal olarak bu isim-fiil, bir faaliyeti ifade eden isimdir: Yürüyüş, okuma…
– Dolaylı soru , yapısı basit olduğu halde, genellikle olumlu kullanıldığı halde, yine de sorun çıkarır. Şunları karşılaştıralım :
Did you enjoy the concert ? Konser hoşunuza gitti mi ?
We wanted to tell him how much Ona konserin ne kadar hoşumuza we enjoyed the concert. gittiğini söylemek istiyoruz.
– -ly eki almış zarflar: Görülüyor ki zarf türetmenin kısa bir yolu, sıfata -ly eki takmaktır:
Quick / quickly, sincere / sincerely, lazy / lazily, full / fully, certain / certainly, probeble / probably, special / specially, nice / nicely, real / really Yazılıştaki küçük sapmaların nedenlerine daha önce değinilmişti. Esasen bunlar telaffuzu değiştirmemekte, o aynen kalmaktadır.
IV. EXERCISES EXERCISE 1. Use the right preposition :
1. I’m looking forward – meeting your father. 2. She was glad – see him again. 3. They’ll go – Sunday. 4. We went – a fine concert. 5. MacDougall plays -the radio. 6. We ought to be – London before seven.
EXERCISE 2. Build sentences as follows :
Seem, hear … He seams to hear.
1. Try, stop. 2. Refuse, help. 3. Manage, some. 4. Ask, go.
EXERCISE 3. Study the first example, then make similar answers to the following questions:
Has he got a car ? (hope) No, but he hopes to have a car.
1. Are you resting (try). 2. Is he going now (ought). 3. Did you write the letter (promise). 3. Can she speak English (learn). 5. Is the water boiling ( will).
6. Are you burning those papers (must). 7. Is your wife a good cook ( want). EXERCISE 4. These sentences are in the future ; now re-express them in the pasr, as follows:
They’ll go to a concert. … They went to a concert.
1. She’ll tell him to come. 2. He’ll come onTuesday. 3. I’ll learn English in England. 4. They’ll catch the eleven thirty train. 5. They’ll give me their address. 6. He’ll see her at the concert.
EXERCISE 5. Answer these questions on the letter:
1. Where is Mrs Benedict ? 2. Do they enjoy their stay in Edinburgh ?3. What is the weather like ? 4. What does John want to do in the afternoon ? 5. Will Helen go to Arthur’s Seat too ? 6. Why won’t she go ? 7. What did they ssay to Mr MacDougall ? 8. When will they hear the Orchestra again ? 9. What will Helen and Elsa do ? 10. When are they coming back to London ?